24 Ekim 2007 Çarşamba

Kuantum Çağında Marka Yaratmak

Modern düşüncenin temelinde aklın yolu birdir şeklinde özetlenebilecek olan Newtoncu mantık yatar. Buna göre evrendeki her varlık atomlardan oluşur ve bunlar neden sonuç ilişkilerine bağlı olarak belli bir sıra dahilinde çalışır. Bilindiği üzere Einstein ve Kuantum teorisyenleri bu tek biçimli düşüncenin yetersiz kaldığını söyleyerek yerine çoklu bir olasılık mantığı getirdiler.
Kuantum düşüncesi evreni bir organizma gibi görür ve onun holografik yapıda olduğunu savunur. Yani nasıl ki vücudun geneline ait bütün bilgi dna aracılığıyla en ufak dokuda dahi kodlanmış durumdaysa, evrensel bilgiler de mikro birimlerde kodlanmış durumdadır.
Dr. Kuantum olarak tanınan Fred Alan Wolf, Sony’nin VAIO markasını oluşturan harflerin şekli dolayısıyla evrensel olarak algılanan bir marka olduğunu iddia eder. Açılımı video audio integrated operation olmasına rağmen, Wolf, V ve A’nın dalga-parçacık işaretini yani dijital ortamı meydana getirmede kullanılan teori olan kuantum fiziğini vurguladığını, I ve O’nun da evrensel girdi ve çıktı (input ve output) kelimelerini yani bilgisayarların yaptığı işlemleri gösterdiğini söyler. Wolf’a göre markalar bu şekilde geleceği de yaratmış oluyorlar.
Kuantuma göre varlıklar parçacık ve dalga boyutundan oluşur. Zaman ise zihnin algılama şekillerinden biridir. Bu durumda olaylar algılayan kişi veya algılanan duruma göre değişmektedir. Kuantumu pazarlama açısından önemli yapan algıların gerçekliği yarattığı fikridir. Bu yüzden bir markanın hangi durumlarda, nasıl algılandığı maddi değerinden daha önemli hale gelmektedir.

Markalar binlerce mikro çağrışımdan oluşurlar. Kuantum düşüncesi bu mikro parçaların ilişkilerine açıklık getirmektedir. Mesela, tüketicilerin algılarını oluşturan parçacıklar belli bir hikaye ile bir araya geldiklerinde marka daha anlamlı hale gelirken, bu ilişkiler ortadan kalktığında marka da anlamını kaybedebilmektedir. Markayı zihinsel alanda oluşturan algı demetleri evrensel hikayeler olduğunda anlamlılık daha da artacaktır.
Örneğin Starbucks, logosundaki mitolojik motif sayesinde romantik bir anlam yaratır. Antik çağa ait eski bir figür olan kuyruklu deniz perisi kütüphane benzeri ahşap dekorasyonla uyumlu olarak insanlara edebiyat ve sanattan ilhamlar vermektedir. Logodaki diğer bir evrensel unsur olan daireler ise sosyallik ve mükemmellik boyutlarını gösterir. Kahvenin ham ve öğütülmüş renkleri olan yeşil ve kahve tonları doğal bir hava yaratırken Starbucks size kahvelerin özelliklerinden başlayarak egzotik ülkelere ve olaylara kadar uzanabilen hikayeler çağrıştırır.
Günümüzde milyonlarca imaj, veri ve bilgi türü insan kültürüyle ilgili anlamları taşımaktadır. Dünyada herkesin kullanımına açık olan tüm sanal veya kuramsal bilgiler yaratıcılık için gerekli alt yapının ne kadar yakınımızda yer aldığını gösteriyor.

Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları ve Türk kahvesi

Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları 19. yüzyıla dayanan kökeniyle kuşaktan kuşağa aktarılan bir kahve markasıdır. Markanın logosunda modern ve minimal bir tarzda çizilmiş evrensel bir insan figürünün kahve yudumladığını görürüz. Türk kilim motifini andıran bu yalın motifle neredeyse hiyeroglif bir anlatıma ulaşılmaktadır. Şöyle ki;
Aslında bu figürle bir içecek ikonu yaratılarak önemli bir kültürel değer hatırlatılmaktadır. “Bir fincan acı kahvenin kırk yıl hatırı var” deyiminden Türk geleneklerinde kahve içme deneyiminin özel bir yeri olduğu anlıyoruz. Özellikle yüceltilen şey kahve aracılığıyla elde edilen hatırı sayılır bir sohbet olduğundan “gönül ne kahve ister ne kahvehane gönül muhabbet ister kahve bahane” sözü de söylenir. Bu yaklaşımla kahvenin en saf ve yalın anlamına ulaşılmaktadır. Diğer bazı kültürlerde de bu tür içecek merasimleri mevcuttur. Örneğin Japonya’da Sado adı verilen çay serenomisi bunun yakın bir örneğidir. Basit döşenmiş özel bir odada gerçekleştirilen bu törende amaç dünyevi etkenlerden uzak bir tutumla çay içerek insan ruhunun derinliklerine ulaşmak ve doğayla uyumlu hale gelmektir.
Türk kahvesi ise özel anlarda önemli misafirler için cezvede hazırlanması ve küçük bir fincanda sunulmasıyla ünlüdür. Kahve’nin ikram edilen kişide saygı ve sevgi duyguları uyandırdığı bilinir. Bu yüzden evlilik görüşmelerinde gelin adayı misafirlerine kahve hazırlayarak iyi niyetini göstermektedir. Ayrıca Türk kahvesinin telvesiyle fal bakarak konu ve dedikodu yaratmak da mümkündür. Hafife alınmayacak ölçüde zihin açıcı ve rahatlatıcı olan bu terapik sohbetler haliyle karşılıklı gönül bağını artırmaktadır. Kısacası, Türk kahvesi yoğun tadı sayesinde özel iletişim anlarının hafızada kalmasını sağlayan duygusal deneyimler sunmaktadır diyebiliriz.

TDK’da hatır :1.Düşünme, akılda tutma, hafıza 2.Gönül, kalp 3.Saygı, sevgi 4.Durum, keyif (hâl hatır sormak).

Hiç yorum yok: